Portatif tuvaletler hijyenik değil, çukur kazılarak tuvalet yapılmalı
Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’da çok sayıda can aldı. Binlerce vatandaş evsiz kalırken, bölgede elektrik, su ve doğalgaz kesilirken insanlar soğuk ve salgın hastalık riskiyle baş başa kaldı. Örneğin Adıyaman depreminden etkilenen çocuklarda yaygın olarak ishal ve kusma semptomlarının görüldüğü bildirilmiştir.
Halk sağlığı uzmanı Prof. Halil Necati Dedeoğlu, 6 Şubat depremi sonrası afet bölgesinde yaşanabilecek salgın hastalıklara karşı da uyarılarda bulundu. ANKA haber ajansının konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Dedeoğlu, şunları söyledi:
“Yaz olsaydı sindirim sistemi hastalıklarından çok daha fazla korkardık. Çünkü yaz aylarında hem hava sıcaklığından hem de daha fazla su ihtiyacından dolayı çok daha hızlı yayılabilirler. Ama biz kıştan o kadar korkmuyoruz. Ancak tuvalet ve su olmadığı için çocuklardan başlayarak ishal ve kusma ile seyreden hastalıkları görmek mümkün. Birbiriyle yakın temas halinde olan insanlar onun için bunlar olabilir. Bunların önlenmesi çok basit, sağlıklı su, insanlar sağlıklı su içerse hastalık bulaşmaz. Bu paketli su Türkiye’de çok yaygın, deprem bölgelerine rahatlıkla gönderilebiliyor. Artık herkes bu suları içiyor, musluk suyunun yaygın kullanımı olmadıkça yaygın bir salgın beklenmemeli.
“HER ALMANCA’DA BİR SAĞLIK BİRİMİ KURULMALIDIR”
Elbette çocuklarda görülen vakalar için gerekli önlemler alınmalıdır. Bunun yöntemi ise her çadır kentte doktor, hemşire, ebe ve çevre sağlığı teknikerlerinin yer alacağı birer sağlık tesisi kurulacak. Çadırları düzenli olarak ziyaret edecekler. İshaliniz var mı, kızamıklı ateşli bir çocuğunuz var mı, başka bir hastalığınız var mı? Hep dolaşacaklar. Kaç tanesi nerede? Daha sonra nedenlerini araştıracaklar. Bu sorunu çözmeye çalışacağız. Gerekirse sulardan, çocuklardan numune alınmalıdır. Bunun için bir an önce laboratuvar sisteminin kurulması gerekiyor. Mevcut hastaneler yakın illerdeki hastaneler olabilir, oralardan numune alınmalı ve laboratuvar sonuçları yansıtılmalıdır. Ancak bu sıhhi birimlere ihtiyaç var.
“PORTATİF TUVALETLER HİJYENİK DEĞİL”
Portatif, portatif tuvalet kelimesini ilk defa duyuyorum. Daha önce bulunduğum tüm depremlerde tuvalet çukuru kazılmış ve üzerine kulübeler yapılmıştır. Bu bir zorunluluktur çünkü bu portatif tuvaletlerde gider yoktur. Bir süre sonra doluyor ve altını temizlemek zorunda kalıyorsunuz ve kimse temizlemiyor, pisliği etrafa yayıyorlar. Hiç kullanışlı değiller, kürekle bir çukur kazarsanız çok daha rahat tuvaletler olacak. Ellerinizi yıkamak için bir lavaboya, sabuna ve tuvalet kağıdına ihtiyacınız var. Bunlar sağlaması kolay ama sindirim sistemi enfeksiyonlarını önlemek için çok önemli şeyler. Yavaş yavaş çöplerin toplanabileceği alanlar olmalı. Ardından çöp konteynırlarını kapattı. Onları tahliye etmek için ekiplere ihtiyacımız var. Çöpler ortalıkta bırakılmamalıdır. Bez dağıtılır, kirlenince ne olur? Pedler kirlendiğinde ne olur?
“ÖZELLİKLE KIŞ MEVSİMİNDE…”
Kışın sindirim enfeksiyonlarından çok korkmuyoruz ama solunum yolu enfeksiyonlarından çok korkuyoruz çünkü insanlar bir arada kalıyor. Şimdi grip mevsimi. Grip artıyor, Covid vakaları artıyor, öksürük ve burun akıntısı gibi solunum yolu hastalıkları artıyor. Sonraki dönemde tüberküloz artar. Bu nedenle solunum sistemi hastalıklarına dikkat etmek gerekir. Tulumlar hastalıktan korunmak için gerekli değil, ısınmak için önemlidir. Ama maske çok önemli, maske kullanmak gerekiyor. Çünkü insanlar iç içe ve çok çabuk bulaşıyor. İnsanların da yıkanması gerekiyor, bir an önce oraya duşlar kurmamız gerekiyor. Hayır, insanları yakın kasabalardaki bozulmamış tuvaletlere götürüp yıkamamız lazım, insanların temiz çamaşıra ihtiyacı var, bunlar önemli şeyler. Onları mutlaka tatmin edeceğiz, bu sıkıntılar azalacak.
Artık çadır yerine konteyner şehirler yapmak zorundayız. Çadırlar pek uygun değil, ısınmak mümkün değil, içine soba koymak mümkün değil, yangın çıkma riski var, yangın çıkarsa hızla bütün çadırlara yayılıyor. Halk sağlığı uzmanları da bölgeye getirilmelidir. Risk altındaki gruplar var, örneğin engelliler. Onlara ne olacak, tuvalete nasıl gidecekler, onlara kim yardım edecek? Hamileler, yaşlılar, çocuklar risk gruplarıdır. Özellikle onlara, hastalıklarına ve beslenmelerine odaklanmak gerekiyor. İlaçlarını bir an önce alması gereken kronik hastalar var. Çadır kentlerde eczane açılması gerekiyor” dedi.
Yoruma kapalı.