Isıtılmamış bir oda vücudunuza nasıl etki eder?


  • Yazan, James Galagher
  • Unvan, BBC sıhhat ve teknoloji muhabiri
  • 8 dakika ilkin

James Gallagher

Kaynak, James Gallagher

Öldürücü soğuk diyince aklıma sakallarından buzlar sarkan kutup kaşifleri ve Everest’in zirvesine tırmanan dağcılar geliyor. Soğuk ısırması ve hipotermiyle kararmış parmaklar.

Bu yüzden, yalnızca 10 santigrat derecede gerçekleşecek soğuk bir deneye katılmam istendiğinde şüpheliydim. Evet, 10 aşama.

İlk anda bu şartların hafifçe bulunduğunu düşündüm, donma seviyesinden uzak olacaktık, kutup şartları ile alakası yoktu. Vücuda sıkıntıya sokmak için daha düşük sıcaklıklar icap ettiğini düşünmüştüm fakat yanılmışım.

South Wales Üniversitesi’nden Profesör Damian Bailey, “Kulağa son aşama dayanılır geliyor fakat aslına bakarsak bu gerçek bir fizyolojik güçlük” diyor.

Soğuk evlerin vücudumuz üstündeki tesirini ve görünüşte ılık olan sıcaklıkların niçin ölümcül olabileceğini keşfetmem için beni laboratuvarına çağrı etti.

Profesör Bailey, “Eğer insanoğlu maddi nedenlerle evlerini ısıtmayı bırakırlarsa, yaşayacakları ısı 10 aşama olacaktır” diyor.

Ve benim de öğreneceğim şeklinde, 10 derecelik sıcaklıkta uzun kalmanın kalp, akciğerler ve beyin üstünde ciddi bir tesiri var.

10°C’ye doğru düşüş

Laboratuvarın ucundaki denetim odasına yönlendiriliyorum. İçerisi tamamı parlak metal olan duvarlar ile kalınca ve ağır kapılardan oluşuyor. Bilim adamları bu hava geçirmez odada ısı, rutubet ve oksijen seviyelerini duyarlı bir şekilde ayarlayabiliyor.

İçeri girdiğimde beni 21 derecelik ısı karşılıyor. Plan, 21’de adım atmak aşama aşama sıcaklığı 10°C’ye düşürmek ve vücudumun buna nasıl tepki vereceğini incelemek.

İlk olarak, vücudumda şimdiye kadar meydana getirilen en derinlemesine çözümleme için sayısız son teknoloji alete bağlanıyorum.

Göğsümde, kollarımda ve bacaklarımda vücut ısımı, nabzımı ve kan basıncımı takip edecek monitörler var.

Prof Bailey, vücuduma başka bir sensör takarken takarken, “Yıldız Savaşları’ndan fırlamış şeklinde görüneceksin” diyor.

Alnımdaki ilk ter boncukları belirirken, kafama, beynimdeki kan akışını seyretmek için bir kulaklık takıldı. 

Bir ultrason boynumdaki karotis arterleri (şahdamarı olarak malum atardamarlar) dinlerken, beynime giden kanın ritmik atışını duymak acayip bir şekilde itimat verici, soluduğum havayı çözümleme eden devasa bir tüpe nefes alıp veriyorum.

Ölçümler tamam. Odadaki bilim adamları, vücudumun 21 derecede nasıl performans gösterdiğini biliyorlar. Peşinden havalandırma devreye giriyor ve serin bir esinti kademeli olarak odadaki sıcaklığı düşürüyor.

Prof Bailey, “Biz konuşurken beyniniz sıcaklığını ölçmek için kanınızın tadına bakıyor ve vücudunuzun geri kalanına sinyaller gönderiyor” diyor.

Amaç, çekirdeğimi, şu demek oluyor ki kalbim ve karaciğerim de dahil olmak suretiyle ana organlarımı, 37C civarında tutmak.

Vücudumun içinde meydana gelen değişikliklerin hâlâ bilincinde değildim fakat dışarıda bu değişimin izleri görülmeye başlıyor.

Oda sıcaklığı 18 dereceye düştüğünde artık terlemiyordum ve kollarımdaki tüyler vücut sıcaklığımı korumak için havalanıyor.

Kadınlar da vazokonstriksiyon daha süratli

Prof Bailey havalandırma gürültüsü içinde, “Bilim bizlere 18 derecenin kırılma noktası bulunduğunu söylüyor. Vücut artık bu sıcaklığı korumak için çalışıyor” diye bağırıyor.

Parmaklarım üşümeye ve beyazlamaya başlıyor. Vazokonstriksiyon olarak malum fizyolojik vaka başlıyor. Ellerimdeki kan damarları, sıcak kanı , tehlikeli sonuç organlara saklayabilmek için kendini kapatılıyor.

Eğer karşı cins olsaydım bu daha süratli olacaktı.

Portsmouth Üniversitesi’nden Hekim Clare Eglin, “Bayanlar soğuğu daha oldukca hissetme eğilimindedir, şu sebeple hormonlar (östrojen) ellerindeki ve ayaklardaki kan damarlarının daralma olasılığını artırır. Ve bu bizi üşütür” diyor.

Kaslarım ısı üretmek için titremeye başladığında ısı 11.5 inmişti.

10 dereceye ulaşıldığında havalandırma kapanmış oldu. Bir hastalık hissediyorum evet fakat donmuyorum. Tüm vücut ölçümlerimizi bu sıcaklıkta tekrarlıyoruz. 10 derecenin beni etkilemeyebileceğini düşünmemin yanlış olduğu bu aşamada anlaşılıyor.

Prof Bailey, “Vücut 10 derecede oldukca sıkı çalışıyor” diyor.

Beni şoke eden şey, beyne giden kan akışındaki değişiklikle beraber, biçim sıralama oyununu tamamlamamın ne kadar uzun sürdüğü oluyor.

Prof Bailey, “Bu sıcaklıkta beyne daha azca kan iletiyorsunuz. Bundan dolayı beyne daha azca oksijen ve daha azca glikoz [şeker] giriyor ve bu zihin jimnastiğiniz üstünde negatif bir etki yaratıyor” diye özetliyor.

James Gallagher

Kaynak, James Gallagher

Vücudum, ana hedefi olan, temel vücut sıcaklığımı durağan(durgun) tutma amacına ulaşıyor fakat yalnız daha çok çalışmak zorunda kalmış olarak.

Kalbim daha süratli atarken ve kan basıncım da hızla yükselirken, vücuduma daha yoğun bir şekilde sıcak kan pompalıyorum.

Prof Bailey, “Artan tansiyon nüzul ve kalp krizi için risk faktörüdür” diyor.

Prof Bailey, kanın yapısının da değiştiğini ve “birazcık pekmez şeklinde bulunduğunu” söylüyor. Bu daha tok ve yapışkan olan kan bununla beraber tehlikeli bir damar tıkanıklığı riski de artırıyor.

Kalp krizleri ve inmeler bundan dolayı kışın daha sık görülüyor.

Prof Bailey, “Kanıtlar, soğuğun sıcaktan daha ölümcül bulunduğunu açıkça gösteriyor. Soğuk algınlığından meydana gelen ölümlerin sayısı, sıcaktan meydana gelen ölümlerden daha çok” diyor.

“Bu yüzden, hakikaten soğuk kaynaklı tehditlere karşı daha çok bilincinde olunması icap ettiğini düşünüyorum.”

Grip şeklinde kış aylarında ortaya çıkan birçok enfeksiyon soğuktan yararlanır. Enfeksiyona bağlı akciğerlerde iltihaplanma durumu olan zatürre, soğuk havalardan sonrasında daha sık görülür.

Virüslerin yayılması daha kolaydır şu sebeple pencerelerin kapalı olduğu ve virüsleri uzaklaştıracak temiz havanın olmadığı iç mekanlarda buluşma olasılığımız daha yüksektir.

Soğuk ek olarak virüslerin vücut haricinde hayatta kalmasını kolaylaştırır ve soğuk havada, virüsleri hapseden rutubet daha azdır.

Yale Üniversitesi’nden bir immünobiyolog olan Prof Akiko Iwasaki, kuru havanın virüslerin daha uzak mesafelere gezi etmesine izin verdiğini söylüyor. 

O soğuk havalarda nefes almanın, burunda işlemeye başlamış olan bağışıklık sisteminin çalışmasını nasıl etkilediğini görmek için deneyler yapmış oldu.

Prof Iwasaki şu şekilde konu alıyor: 

“Düşük sıcaklıklarda, bağışıklık tepkinizin tesiri azalır ve bu, virüsün burnunuzun içinde daha etkin olmasını sağlayabilir.”

Damian Bailey doktor

Kaynak, James Gallagher

Peki ne yapabilirsiniz?

İdeal bir dünyada, çoğumuz içinde bulunduğumuz odayı minimum 18 dereceye kadar ısıtırdık. Bu mümkün olmadığında yaşananları ise Prof Bailey “bir dağcılık gezisine hazırlanmak şeklinde” karşılaştırmasını yapıyor.

Yapılabilecekler:

  • Yünden yapılmış olanlar şeklinde iyi yalıtım elde eden giysilere odaklanın
  • Eldivenler ve sıcak tutan çoraplar şapkadan daha önemlidir (fakat yünlü bir şapka da destek olacaktır)
  • Daha yüksek karbonhidrat içeren besinler tercih edin.
  • Tüm günü bir koltukta oturarak ve TV izleyerek değil, hareket ederek daha çok vücut ısısı üreterek geçirmeye çalışın.

Yoruma kapalı.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More

Privacy & Cookies Policy