İran’da İslam Devrimi’nden önce kadınlar için hayat nasıldı?
bir saat önce
Margarita Rodríguez | BBC Mundo

Kaynak, Getty Images
“Devrimden önce anneannemin başörtülü, annemin de mini etekli olduğu birçok fotoğrafını gördüm. Yan yana ve uyum içindeydiler”.
BBC Farsça Servisi’nden Rana Rahimpour bu tarz şeyleri söylüyor. Ve bu anlattıkları bir tek kendi ailesi için geçerli değil.
İran’da 1979 İslam Devrimi’nden önce kadınlar için şimdiki şeklinde, yasalara geçmiş sıkı giyim kuralları yoktu. Şimdi kadınlar başlarını örtmek, uzun ve bolca giysiler giymek zorunda.
Rahimpour, “İran liberal bir ülkeydi. Kadınlar istedikleri şeklinde giyiniyordu” diyor.
İran’da bayanların bu kurallara uyup uymadığını denetlemekle görevli terbiye polisi tarafınca gözaltına alınan 22 yaşındaki bir kadının yaşamını yitirmesi ülke çapında protestolara yol açtı.
Rahimpour, devrimden sonrasında hayata merhaba dedi. Fakat, anne-babasıyla, akrabalarının deneyimlerinin yanı sıra, bir gazeteci olarak Şah’ın devrilmesinden sonrasında İran’ın yaşamış olduğu dönüşümü yakından izledi.

Kaynak, Getty Images
Bu, ilk yıllarda, kıyafetin ötesine geçen bir dönüşümdü.
BBC Dünya Servisi’nde hanım mevzularında haberler icra eden İranlı gazeteci Feranak Amidi de “Devrimden hanım adam ayrılığı yoktu. Fakat 1979’dan sonrasında okullar ayrıldı, birbiriyle akrabalık ilişkisi olmayan kadınlar ve erkekler, sosyalleşmek için bir araya geldiklerinde gözaltına alınmaya başladılar” diyor:
“Buluğluk çağımdayken dostlarımla pizza yerken gözaltına alındım. 1979’dan önce gece kulüpleri, eğlence bölgeleri vardı. Ve insanoğlu özgürce buralarda süre geçirebiliyordu.”
Devrim öncesi filmlerde de bayanların istedikleri şeklinde giyinebildikleri görülüyor. Kimi Batı seçimi giyiniyor, kimi de daha tutucu.
Amidi, “Değişik giyim tarzları vardı Bazıları kara çarşaflıydı. Fakat şimdi hükümetin istediği şekilde değil” diyor.

Kaynak, Getty Images
Bu röportajda Esfandiari, “İran’da hanım hareketi, bayanların anayasal devrim esnasında sokaklara çıkmasıyla 19. yüzyılın sonlarında başladı” diyor.
Hemen sonra kızlar için okul açılması ve hanım dergilerinin yayımlanması şeklinde değişik toplumsal projeler başlatıldı.
Bu ağ, başkent Tahran’da oluşturuldu. Sonrasında öteki kentleri de kapsamaya başladı ve hanım hareketinin ortaya çıkmasını sağlamış oldu.
İran’da bayanların giysileri, 20. yüzyılın başından beri liderliğin gündeminde olan bir sorun.
Esfandiari, “Ülkede, çağdaş İran’ın babası Rıza Şah Pehlevi döneminde çarşaf 1936’ya kadar resmen kadar yasaklanmamıştı.
“Seneler öncesinde İran lideri hanımefendileri çarşaf giymemeye teşvik ediyordu. Bunun yerine başörtüsünü özendirmeye çalışıyordu. Çarşaf sonunda yasaklandı. Bu kadınlar için bir zaferdi. Fakat bununla beraber bir trajediydi. Zira seçme hakkı ellerinden alınmıştı.”
Birçok hanım sokağa çıkarken çarşafı çıkarmak mecburiyetinde bırakıldı. Aşağılanmış ve korunmasız hissediyorlardı.

Kaynak, Getty Images
Bununla beraber Esfandiari, son şahın babasının kadınlar üstünde pozitif yönde etkisinde bırakır yaratan bazı değişimler yaptığına dikkat çekiyor.
Beyaz Devrim
1941’de Muhammed Rıza iktidara geldi.
Amidi, “Onun döneminde ülkenin modernleşmesi başladı” diyor.
Beyaz Devrim olarak anılan bu süreçte 1963’te hanımefendilere oy kullanma hakkı ve erkeklerinkiyle aynı siyasal haklar verildi.
Bunlara ek olarak kırsal kesimde bayanların eğitime erişiminin artırılmasına yönelik adımlar atıldı.
Bu zamanda evlenme ve boşanma mevzularını da içeren aile koruma yasası geçirildi.
Amidi, bu yasaının bayanların haklarını genişlettiğini söylüyor:
“Aile Koruma Yasası kızların evlenme yaşını 13’ten 18’e çıkardı. Ek olarak bayanların boşanma davası açabilmesinin önü açıldı. Adamların evlenebileceği hanım sayısı bire indi. Bunlar bölgedeki öteki ülkelerle kıyaslandığında oldukça ilerici adımlardı.”

Kaynak, Getty Images
Şah, otokrat bir önder olmasına karşın ilerici bir liderdi ve Batı kültürünü seviyordu. Bir sekülerleşme programını hayata geçirdi.
Kadınlar mühim görevlere getirildi. Rahimpour, “Hanım bakanlarımız, yargıçlarımız vardı” diyor.
Sadece Amidi, Beyaz Devrim vaatlerine rağmen bayanların geleneksel rollerle yetinmek zorunda kaldıklarını söylüyor.
Parlementoda olmalarına karşı bayanların gerçekte siyasete katılmadıklarını belirtiyor:
“Fakat unutmayalım ki bu ortalama yarım yüzyıl önceydi ve dünya genelinde bayanların oldukça fazla siyasal gücü yoktu.”
Amidi buna karşın İranlı bayanların kamusal yaşamda daha çok rol almaya başladığını belirterek “Toplumda canlı bir varlıkları vardı” diyor.
Amidi, Muhammed Rıza’nın karısı Kraliçe Farah Pehlevi’nin sanat ve kültürdeki etkisine dikkat çekiyor.
Hakikaten de 1950’lerden itibaren 60’lar ve 70’lere kadar sanat büyük seviyede canlandı. İran, internasyonal sanat sahnesine çıktı.

Kaynak, Getty Images
Sanatla alakalı faaliyetler büyük oranda ülkenin yaşamış olduğu ekonomik refaha paralel olarak gelişiyordu.
Fakat İran’ın oldukça petrolü olmasına karşın, İranlıların büyük çoğunluğu bu zenginlikten yararlanamıyordu.
Şah ve karısının sanata destek vermesine karşın, sanatçılar, hem bu gerçekliğe hem de rejimin kendisine çıkanlara uyguladığı baskılara kayıtsız kalmıyorlardı.
1971’te, daha önce kendisini “Şahenşah” (Kralların Kralı) duyuru eden Muhammed Rıza, dünyanın en varlıklı insanı ve İran’ın mutlak lideri olmuştu.
Rejim, muhaliflerine karşı giderek baskıcı hale gelmişti.
Rahimpour, “Önceki rejimde (devrimden önce) insanların toplumsal özgürlükleri vardı. Fakat sıfır siyasal özgürlükleri vardı” diyor:
“Bu oldukça büyük bir sorundu. Tüm siyasal partiler kralın kontrolündeydi. Bir gözetleme toplumu vardı. Basın özgürlüğü yoktu. Herhangi bir siyasal aktivizmde yer alanlar hapsi boylayabilirdi”
Toplumsal huzursuzluk sokaklara taştı ve 1978’te Şah rejimine karşı büyük çaplı protestolar başladı.

Kaynak, Getty Images
Esfandiari’ye gore Şah döneminde bayanların elde etmiş olduğu kazanımlar, iktidarının son döneminde eridi:
“Toplumda giderek artan gelenekçi seslere cevap olarak bayanların karar verici konumlarda vazife almasına desteğini çekti.”
Rahimpour’a gore İslam Devrimi, dindar olmayan İranlıların da desteğini almıştı. Birçok şahıs buna “Gerçek demokrasi” diyordu:
“Tüm grupların desteği vardı liberaller, komünistler ve dindarlar.”
Ne giymek istedikleri ya da ne kadar dindar olduklarından bağımsız olarak kadınlar, 1979’da Şah’ın devrilmesini elde eden bu gücün parçası oldu:
Esfandiari, “Devrimle sonuçlanan yürüyüşlerde başörtüsüz eğitimli kadınlar, geleneksel, başörtüsü takan kadınlar, alt ve orta sınıftan kadınlar vardı” diyor:
“Tüm bu kadınlar, devrimin ekonomik ve toplumsal statüleri ve en önemlisi hukuki statülerini güçlendireceği umuduyla omuz omuza yürüyordu.”
Amidi, bayanların İslam Devrimi’nden önce kendilerini daha özgür hissettikleri fikrine katılmıyor:
“İran hala tutucu, dini bir toplumdu. Fakat o zamanlar bu geleneksel ve tutucu kalıpları kıracak ve bayanların toplumdaki ağırlığını artıracak bir siyasal irade vardı.”

Kaynak, Getty Images
Fakat Amidi, bunun hayata geçirilemediğine dikkat çekiyor.
Rahimpour’a gore İslam Devrimi’nden önce bayanların daha bağımsız ve kuvvetli hissedip hissetmediklerine dair değişik görüşler bulunduğunu belirtiyor:
“Dindar kadınlar devrimden sonrasında dışarı çıkarken daha rahat hissettiklerini söyleyecektir. Fakat liberal kadınlar değişik düşünüyor. Unutmayalım ki İran toplumunun bir kesimi oldukça dindar.”
Arşivlerdeki başörtüsüz hanım fotoğrafları, kadınlar için devrimden önceki genel havayı tam olarak yansıtmıyor.
Değişik yaşlardan birçok kadının, başörtüsünü ve dini giysileri tercih etmesinin sebebi kim bilir toplumun bugüne kıyasla oldukça daha tutucu ve dindar olmasıydı.
Rahimpour’a gore birçok İranlı özgürlük umuduyla devrime katıldı ve hayalleri kısa sürdü:
“Devrimden sonrasında birçok kişinin mini eteklerden ve hanımlarla erkeklerle beraber haiz oldukları özgürlüklerden rahatsız bulunduğunu fark ettik. Devrime katılmalarının sebebi buydu.”
Rahimpour, bununla beraber koyu dindar birçok insanoğlunun, başörtüsünün bayanların kendi seçimi olması gerektiğine inandığına dikkat çekerek “Dinde zorlama olmaz” diyor.
İran’da şimdi, başörtüsünü gerektiği şeklinde takmadığı için gözaltına alınan 22 yaşındaki bir kadının polis nezaretindeyken yaşamını kaybetmesi sebebiyle yeni bir protesto dalgası yaşanıyor.
Yetkililer Mahsa Amini’nin başka sıhhat sorunları sebebiyle öldüğünü iddia ediyor. Ailesi ise Amini’nin dövülerek öldürüldüğüne inanıyor.
Bu gösteriler, İranlı liderlerin son yıllarda karşı karşıya oldukları en büyük meydan okumalardan biri. Bu bununla beraber, kitlesel protestolarda yeni bir dönem.
Yoruma kapalı.