Faiz: Türkiye’nin dünyanın geri kalanından farklı tercihi ne sonuç verecek?

21 Ekim 2022, 07:23 +03

Güncelleme bir saat ilkin

Prof. Selva Demiralp | Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi

tcmb

Kaynak, Getty Images

Merkez Bankası (TCMB) Ekim toplantısında siyaset faizini 1,5 puan daha düşürdü.  Siyaset faizi yüzde 10,5’e düşerken enflasyon yüzde 84’e dayanmış durumda.

Küresel enflasyon problemine karşı dünyanın geri kalanı faiz artırırken biz faiz indirmeye devam ediyoruz.

Bu şekilde en negatif gerçek faiz veren ülke olarak listedeki yerimiz giderek sağlamlaşıyor.   

Hükümet kanadından faizlerin düşmesi yönündeki tercih uzunca bir süredir net bir halde dile getiriliyor.

O nedenle Ekim toplantısında gelen karar şaşırtıcı olmadı.

Hatta para politikası tarihinde bu kadar net iletişimin nadir görüldüğünü not etmekte yarar var.

Bundan dolayı merkez bankalarının çoğunluğu veri bağımlısı olarak hareket ettikleri için önlerini göremeden kati bir informasyon veremiyorlar.

Bizde ise ekonomik veri hangi yönde gelirse gelsin faizlerin yönünün aşağı yönlü olduğu mevzusunda meydana getirilen kontakt oldukça saydam.  

Bununla beraber iletişimde bulanık olan alanlar bulunduğunu da not edelim.

Mesela karar alıcılar nezdinde hala faiz indirimleri ile enflasyonun da düşeceğine dair bir inanç hakimse, TCMB’nin niçin faizleri daha süratli indirmediğinin iletişimini netleştirmesi gerekir.

Hedefler ve gerçekler

Faiz indirimleri ile hedef borçlanma faizini düşürmek ve bu şekilde harcamaları ve büyümeyi çoğaltmak. Buraya kadar her şey güzel.

O süre niçin dünyanın geri kalanı birbiri ardına faiz artırıyor? Bundan dolayı enflasyonu düşürmeden siyaset faizini düşürseniz de piyasa faizi düşmüyor.

Niçin? Bundan dolayı piyasa faizleri enflasyon beklentisi ve risklere nazaran fiyatlanıyor. O nedenle öteki ülkeler ilkin faiz artırıp enflasyonu düşürmek, sonrasında ise düşen enflasyon yardımıyla piyasa faizlerini düşürüp büyümeyi sürdürülebilir olarak desteklemeyi amaçlıyor. 

Dünyanın geri kalanından farklı bir yol seçtik. Peki bu seçtiğimiz yol bizi nereye götürüyor? Siyaset faizini TCMB sonucu ile düşürüyoruz. Peki piyasa faizi ne şekilde düşürülüyor? Maliyeti ne oluyor?

Faiz indirimleri piyasa faizlerini artırıyor

TCMB uzunca bir süredir parasal aktarım mekanizmasının tıkandığından şikâyetçi. Haksız değil. Siyaset faizini düşürdüğü süre piyasa faizine yansımıyor.

grafik

Oysa enflasyonu önceliklendiren ülkelerde bu şekilde bir tıkanıklık yok.

Tersine siyaset faizi ile piyasa faizlerinin aynı yönde hareket ettiklerini görüyoruz.

Fed ya da ECB şeklinde büyük merkez bankalarına bakarsak bırakın faiz artırmayı, faiz artıracaklarını söyledikleri süre bile piyasa faizleri artıyor. Bu bir kredibilite göstergesi.

Zamanı gelip siyaset faizini düşürdükleri süre da o itimat yardımıyla piyasa faizlerini düşürebilmeleri bizlerden kolay olacaktır.

Bundan dolayı merkez bankasının enflasyonu düşürebildiğine tanık olan piyasalar faizi indirdiği süre da enflasyonist risklerin artmayacağına ikna olacaktır.

Enflasyon tüm ağırlığı ile devam ederken TCMB faiz indirdiğinde piyasa faizi düşmüyor.

Tersine siyaset faizi 4 puan düşerken senenin ilk yarısında ticari kredi faizleri 8 puan terfi etti.

Bu tıkanıklığı gidermek isteyen karar alıcılar ise altta yaratan enflasyon problemini çözmek yerine faiz indirimlerine devam edip para politikası ile düşmeyen faizleri regülasyonlarla düşürme yolunu seçtiler.

Sadece bu regülasyonların getirmiş olduğu mühim maliyetler ve riskler var.

Düzenlemelerin amacı ne?

Siyaset faizindeki indirimler piyasa faizlerini düşürmeyince getirilen düzenlemeler ile piyasa faizleri siyaset faizine bağlandı.

Gerek mevduat faizi gerekse kredi faizi için bir tavan belirlendi. Bu tavan da siyaset faizine endekslendi.

Ekim sonucu sonrası düşen bu tavan sebebi ile mevduat ve kredi faizleri de aşağı gelecektir.

Mevduat faizinin baskılanması ne sonuç doğurur?

Bankaların fonlamasının en mühim kısmı mevduattan geliyor. O yüzden düşük kredi faizinin ön şartı mevduat faizinin de düşük olması.

Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları için siyaset faizinin 3 puan üstünde bir tavan faiz var.

KKM faizinin düşmesi ile eli rahatlayan bankalar TL mevduat faizlerini de düşürebilecekler.

Şimdi vakaya hane halkı açısından bakalım. Enflasyon karşısında eriyen alım gücü aslına bakarsan nüfusun büyük bölümünün tutum edebilme lüksünü elinden alıyor.

Dişinden tırnağından ayırıp tutum eden vatandaşlar ise enflasyonun ortalama 70 puan altında bir gerçek TL faizi görünce alternatif aramaya başlıyor. Kurdaki artışın enflasyonun altında olması KKM’nin cazibesini düşürüyor.

Senenin ilk yarısında dayanıklı tüketim mallarına olan talebin artması (ki bu öne çekilmiş bir talep olup devamı gelmesi beklenmez), borsa, emlak piyasası şeklinde varlık fiyatlarındaki ciddi artışlar tutum sahiplerinin kendilerini enflasyondan koruyacak bir getiri arayışının sonucu.  

Alınan tüm önlemlere karşın döviz talebi ve TL’nin döviz karşısındaki kıymet kaybı devam ediyor.

Yıl başından bu yana dolara karşı en oldukca kıymet kaybeden para birimlerinden birinin TL olması rastlantı değil.

tl dolar

Kaynak, Getty Images

Kredi faizinin baskılanması ne sonuç doğurur?

Bir taraftan mevduat faizleri baskılanmaya çalışılırken öteki taraftan kredi faizlerine benzer tavanlar getirildi. Kredilere getirilen tavan faizi bankanın maliyeti ve ileriye yönelik risklerinin altında kalmış olduğu için bankalar kredi vermekte zorlanıyorlar.   

Bankaların kredi muslukları kısılınca likidite ihtiyacı azami seviyelere ulaşan gerçek sektör daha yüksek faizle {özel sektör} tahvili (ÖST) çıkarmaya başladı.

Bankaların da daha makul buldukları faizlerle ÖST satın alarak finansal piyasalara dahil oldukları gözlemleniyor.  

Gömü tahvilinin baskılanması ne sonuç doğurur?

Bankacılık sisteminde meydana getirilen düzenlemelerle (bankaların verdikleri krediler yüzde 10 eşiğini aşarsa menkul kıymet tutmaları, krediler için mecburi karşılık tutulması, zorunluk karşılıkları tahvil cinsinden tutulması şeklinde) gömü tahviline bir talep yaratıldı.   

Bankalar aracılığı ile yaratılan tahvil talebi, tahvil faizlerini düşük tutarak hazinenin düşük faizle borçlanmasına olanak sağlıyor.

Uzun solukta bankalar açısından ana para kaybı yaratabilecek riskli bir durum.

Bundan dolayı er ya da geç bir normalleşme olup siyaset faizi yükseldiğinde ya da tahvil talebini artıran düzenlemeler devreden çıktığında tahvil fiyatlarında bir düşüş olacak ve bankaların sermayelerini düşürecektir.

Düşük faizli tahvili vadeye kadar tutmayı yeğleyen banka ise enflasyonun ciddi olarak altında negatif gerçek bir getiri ile karşı karşıya kalacaktır.

En oldukca kim kaybediyor?

Yukarıdaki değerlendirme düşük faiz ortamında en oldukca kaybedenlerin tutum sahipleri bulunduğunu gösteriyor.

Bundan dolayı tutum sahiplerinin kendilerini enflasyona karşı koruyabilmeleri oldukça zor.

Alternatif yatırım araçları düşük birikimler için uygun değil ya da kullanımı yaygın değil.

Bu yatırımları yapabilenlerin yarattığı yığılma ile oluşan ani fiyatlamalar ise riskli. 

{Özel sektör} negatif gerçek faiz ortamında borç bulabildiği seviyede talihli.

Sadece kredi musluklarının kapanık olmasına karşılık enflasyonist ortamda iyice artan likidite ihtiyacı onları da çaresiz bırakıyor.

Bankacılık sistemi ise giderek dolaylı finansmanda esas fonksiyonu olan kredilerden uzaklaşıp devlet tahvillerine kayıyor.

Bankacılık sisteminin aracılık faaliyetlerinde yaşanmış olan bu tıkanma ise cemiyet genelinde bir refah kaybı ile sonuçlanıyor.

Yoruma kapalı.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More

Privacy & Cookies Policy