Brezilya’da Lula’nın zaferi: Latin Amerika’da ‘İkinci Pembe Dalga’ nasıl yayıldı?


  • Yazan, Burak Abatay
  • Unvan, BBC Türkçe
  • Twitter,
  • 3 Kasım 2022, 05:31 +03

    Güncelleme bir saat ilkin

Lula

Kaynak, Getty Images

Brezilya’da solcu önder Luiz Inacio Lula da Silva (Lula), ikinci turda devlet başkanlığı seçimini, aşırı sağcı aday Jair Bolsonaro’ya karşı oyların yüzde 50,9’unu alarak kazanmıştır.

Lula’nın zaferi, 2018’de Meksika, 2019’da Arjantin, 2020’de Bolivya, 2021 sonunda Şili ve de bu yıl Kolombiya’da da galip gelen sol iktidarların son halkası oldu.

Kolombiya tarihinin ilk solcu lideri olarak seçilen Gustavo Petro, Lula’yı ilk kutlayanlar arasındaydı.

Petro, Twitter’da yapmış olduğu paylaşımda, “Oldukca yaşa Lula!” diye yazarken, sonrasında da Latin ABD ülkelerinin çoğunluğunun artık sol hükümetler tarafınca yönetildiğini gösteren bir harita paylaşıyordu.

Komşu Arjantin’in solcu lideri Alberto Fernandez, Lula’yı şahsen kutlama etmek için Sao Paolo’ya giderken “Latin ABD zamanı için yeni bir dönem başlıyor. Geleceğin ve umudun zamanı bugün başlıyor” diyordu.

Meksika’da ise devlet başkanı Andres Manuel Lopez Obrador, “Lula kazanmıştır, Yüce Brezilya halkı. Eşitlik ve hümanizm sizinle olacak” ifadelerini kullanarak, Brezilya için demokrasi vurgusu yapıyordu.

Alberto Fernandez ve Lula

Kaynak, Getty Images

1999’da Venezuela’da Hugo Chavez, arkasından 2003’te Arjantin’de Néstor Kirchner ve Brezilya’da Lula; 2005’te Uruguay’da Tabare Vazquez ve 2006’da Bolivya’da Evo Morales tarafınca estirilen sol rüzgar, Latin ABD için “Pembe Dalga” olarak adlandırılan bir devrin başlangıcına niçin oldu.

Bu terim, Latin ABD’daki sol, sol eğilimli ve toplumsal demokrat hükümetler için kullanıldı.

Şimdi ise bölgede tekrardan yaşanmış olan sol iktidarlar periyodu için “İkinci Pembe Dalga” benzetmesi yapılmaya başlandı bile.

Sol, Latin ABD’da niçin kazanıyor?

Peki, bugün solun Latin ABD vatanlarında tekrardan iktidara gelmesi rastlantı mü?

Selçuk Üniversitesi Internasyonal İlişkiler Kısmı’nde Öğretim Üyesi ve “Dünyanın Ters Köşesi, Latin ABD: Tarih, Cemiyet, Kültür” kitabının yazarlarından Dr. Esra Akgemci’ye gore bunun yanıtı “Hayır”.

Kıtada 2000’lerin başından beri iktidara gelen sol dalganın varlığından bahseden Akgemci, “Neoliberalizm karşıtı toplumsal hareketlerin desteğiyle geldiler. Bu sebeple 80’ler ve 90’larda neoliberal politikaların tesirinin en ağır hissedildiği yerlerden biri Latin ABD idi” diyor.

Kıta için işsizliğin ve gelir dağılımının oldukça eşitsiz olduğu bir coğrafya bulunduğunu belirten Akgemci, “Sol partiler ve liderler buna yönelik tepkiyi mobilize etmeyi ve neoliberalizmin açmış olduğu yaraları sarmayı başardı” tespitini yapıyor.

Solun, gelir dağılımı sorununa çözüm önerileri

Latin ABD coğrafyasında yoksulluk, gelir adaletsizliği ve ülkelerin dış borçları ülkelerin senelerdir gündeminde.  

Buna atıfta bulunan Akgemci, solun geçmişten bugüne başarısında aslan payının “geliri tekrardan dağıtmaları ve neoliberal ekonomik politikaların yarattığı dışlanmışlığı aşmaya emekleri” bulunduğunu vurguluyor ve “Amaçsa gelir dağılımı eşitsizliğinin bir seviyede giderilmesi” diyor.

Akgemci, yoksul kesimlerin siyasal ve toplumsal bir dışlanmaya maruz kaldığını belirterek şunları söylüyor:

“Bu en yoksul kesimler eğitime ulaşamıyor, eğitime ulaşamayınca siyasete giremiyorlar, temsil edilemiyorlar. Doğrusu daha doğrusu kendileri siyasete atılamıyorlar. Demokrasiye alan açılmıyor. Bunu aşmak için de başta mahalli yönetimlerde olmak suretiyle pek oldukca alanda katılımcı demokrasi mekanizmaları geliştirdiler.”

Eğitim sistemlerine dair istatistikler, toplumsal eşitlik meselesindeki mühim verilerden birisi.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) 2020 verilerine gore Latin ABD ve Karayipler, eğitime katılım ve mezuniyet bakımından en eşitsiz bölgeler. 21 ülkede, nüfusların en varlıklı yüzde 20’sinin ortaokulu bitirme olasılığı, en yoksul yüzde 20’sine gore beş kat daha çok.

Geliri yükselen yoksul gençlerin üniversite eğitimi almasının onların siyasete atılmasında mühim bir etkinlik sunduğunu vurgulayan Akgemci, “Dolayısıyla temel vaatleri toplumsal ve siyasal eşitsizliklerin gidermek olan sol, en yoksul kesimlerin oylarıyla, toplumsal hareketlerin desteğini alabiliyor” görüşünü korumak için çaba sarfediyor.

2021 yılı sonunda Şili Devlet Başkanı seçilen 35 yaşındaki Gabriel Boric bunun iyi bir örneği.

35 yaşındaki Boric bilhassa son 10 senedir gelir dağılımı adaletsizliği ve yolsuzluklara karşı kitlesel gösterilerle çalkalanan ülkeye, yeni bir sayfa açarak köktencilik bir değişiklik gerçekleştirme sözü verdi.

Boric’in vaadi ise tıpkı Akgemci’nin işaret etmiş olduğu gibiydi:

“Şili, neoliberalizmin beşiği idiyse, bununla beraber mezarı da olacak. Gençliğin bu ülkeyi değiştirmesinden korkmayın.”

Lula

Kaynak, Getty Images

Meksika, Şili, Kolombiya ve Peru

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Latin ve Şimal ABD Emekleri Anabilim Dalı Başkanı olan politika bilimi uzmanı Doç. Dr. Aylin Topal, Latin ABD ülkelerini tek potada değerlendirmenin oldukca kolay olamayacağını ve her ülkenin kendine özgü bir siyasal kültürünün bulunduğunu söylüyor.

Ancak ülkeleri siyasal arka planlarına gore iki grupta değerlendirmenin de mümkün olabileceğini belirtiyor.

Bunlardan ilki Meksika, Şili, Kolombiya ve Peru.

Meksika’da “köktencilik bir değişiklik” ve “yolsuzlukla savaşım” vadeden Andrés Manuel López Obrador Aralık 2018’de iktidara geldi.

Peru’da eski öğretmen ve sendika lideri Pedro Castillo Temmuz 2021’de seçimden zaferle ayrılırken ; Kolombiya’da eski gerilla Gustavo Petro Ağustos 2022’de seçilerek ülkesinin ilk solcu lideri oldu.

Şili’de 35 yaşındaki talebe hareketi lideri Gabriel Boric de Mart 2022’de seçimi kazanmıştır.

Kolombiya ve Meksika şeklinde sağ siyasetin oldukça kuvvetli olduğu ülkeleri göz önüne alırsak, sol iktidarlarla beraber kıtada siyasal değişimin yeni adımları atılmış oldu.

Topal’a gore eski gerillanın, talebe liderinin ve yerli bir liderin seçim kazanmasının bir anlamı var:

“Bu liberal demokrasinin de krizini gösteriyor. Sistemin dışına atılmış, marjinalleştirilmiş, temsil krizi yaşamış kesimlerin iktidarın ucundan asılmalarıyla sonuçlanmış bir süreç.”

Arjantin

Kaynak, Getty Images

Arjantin, Brezilya, Bolivya ve Venezuela

Topal, bu dört ülkenin yanı sıra Arjantin, Brezilya, Bolivya ve Venezuela’nın ise bölgede sol açısından değişik birer örnek teşkil ettiğini korumak için çaba sarfediyor.

Topal’a gore bu ülkelerde halihazırda kurumlaşmış sol partiler ve sol bir alışkanlıktan söz edilebilir.

Arjantin’de Devlet Başkanı Alberto Fernandez’in bir seviyede Nestor ve Cristina Fernández de Kirchner siyasetinin, doğrusu 2000’lerin başından beri iktidarda olan solun devamı olduğuna işaret eden Topal şu şekilde devam ediyor:

“Bolivya’da da durum benzer. Luis Arce, Evo Morales’in desteklediği bir aday. İki ülkede de sol 2000’lerin başından beri iktidarda. Venezuela’da da Maduro hala iktidarda. Brezilya’da ise Lula en kuvvetli döneminde hukuksuz bir halde siyasetten el çektirildi ve sağ kazanmıştır.”

Solun toplumsal hareketlerle ilişkisi ne?

Akgemci, Latin Amerika’da toplumsal hareketlerin oldukça kuvvetli bulunduğunu belirtiyor. Etnik, sınıfsal ve kültürel taleplerinden bahsederken de, bu taleplerin pek oldukca yerde iç içe geçtiğini söylüyor.

“Burada halklar sömürgecilik döneminden beri ayrımcılıkla uğraşıyor. Sözgelişi yerli hareketinden söz ediyorsunuz. Yerliler bununla beraber köylüler, ilk ziraat işçileri. O vakit da işçi hareketiyle yerli hareketi iç içe giriyor. Gene hanım hareketi örneğin. Hanımefendiler hem ön planda hem de feminist hareket siyasetle devamlı diyalog içinde.

“Ya da Şili’ye bakarsanız, 2019 yılındaki protestolarda sağ bir iktidar vardı. Sadece talebe hareketi toplumun geri kalanını mobilize etmeyi başardı. Bu tip kuvvetli hareketler bölgede sağcı hükümetleri bile yeni anayasa yapımı süreçlerine zorlayabiliyor.” (Şili’de askeri diktatörlük döneminden kalma anayasanın yerini almak suretiyle hazırlanan yeni anayasa tasarısı, seçmenlerce reddedildi)

protesto

Kaynak, Getty Images

‘Solcular geldi fakat sağcılar hiçbir yere gitmiyor’

Bölgede solcu liderlerin zaferleri, koronavirüs pandemisi sonrasında enflasyonist baskının arttığı ve Rusya’nın Ukrayna’nın işgaliyle birlikte enerji ve besin krizinin gündemin üst sıralarına taşındığı bir dönemde geldi.

Topal, eski Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle’ün “Gelecek uzun sürer” sözünü alıntılayarak, başta Brezilya olmak suretiyle bölge ülkelerini kolay günlerin beklemediğini söylüyor.

Peki, Latin Amerika’da sol iktidarlarla ile beraber sağ politika ne kadar zayıfladı? Yine geri gelmeleri ne kadar ihtimaller içinde?

Akgemci, “Solcular geldi fakat sağcılar hiçbir yere gitmiyor” diyor, sağ adayların da hep oldukça yüksek oylar aldıklarının altını çizerek şunları söylüyor:

“Latin Amerika’da sağ devamlı oldukca güçlüdür ve oldukca örgütlüdür. Sol kadar örgütlü bir sağ var. Arkasında medya var, polis var, sermayedarlar var, yargı var. Solcular iktidara gelse de bir çok ülkede kongrede hep sağcılar çoğunlukta. O yüzden sağcılar da hiçbir yere gitmedi.”

Topal ise Latin ABD’da siyasal süreçlerin küresel ekonomik krizleri ve genişlemeleri yakından takip ettiğini ifade ediyor.

Günümüzün Pembe Dalga’nın ilk kez yaşandığı 2000’lerin başına gore oldukça değişik bulunduğunu korumak için çaba sarfeden Topal şu şekilde diyor:

“O vakit ekonomik bir genişleme ve emtia fiyatlarında artış vardı. Ki emtia fiyatlarındaki artış Latin ABD ülkeleri açısından hazineye girdi anlama gelir. Madenler, mineraller, naturel kaynaklar ve tarımsal ürünler açısından bölge ülkeleri ihracatçıdır. Internasyonal ekonominin fiyat dalgalanmaları ve bilhassa artışları Latin ABD için olumludur. Şimdi ise öyleki bir durumda değiliz.”

Günümüz ekonomik koşullarının solcu liderlerinin vaatlerini yerine getirmede güçlük yaratabileceğini düşünen Topal’a gore rahat yönetimler beklemek mümkün değil:

“Ne Lula’nın ne de öteki solcu liderlerin işi kolay. En küçük bir açıkta ve istikrarsızlıkta sarkacın sağa yada merkeze kayacağını söylemek kehanet olmaz.”

Yoruma kapalı.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More

Privacy & Cookies Policy